Sararan yapraklar ve kurumaya dönen çalıların arasında bir kadın göründü. Yüzüde pek çok çizgi vardı ve kimsede görülmemiş gür saçlara sahipti. Işık, yaprakların arasından yüzüne vurdukça gözlerini kısıyor ama yürüyüşüne hiç ara vermiyordu.
"Buralarda yürümeyeli asırlar geçti sanki" dedi. Sağına soluna bakındı. O zaman bir çınar ağacının dibindeki oyuğu gördü ve cebinden çıkarttığı bir altın lirayı o oyuğa doğru fırlattı. "Nihayet Titrek ormana gelmişim demek" dedi. Sonra kocaman gülümseyerek beklemeye başladı. Altın lira ağacın dibindeki yaprakların arasında ışıldıyordu. Biraz sonra oyuktan dışarı minicik bir adam çıktı. Büyük bir patatese benziyordu. Üzerine kıyafet giymiş, devasa bir şapka takmış olan bir patatese benziyordu.
"Hey! Adın ne senin çike? Ben Alahçın Nene'nin büyük kızlarından Zersenil!" diye seslendi minik adama kadın. Adam Alahçın Nene'nin ismini duyunca irkildi ve yerlere kadar eğilerek yanıtladı:
"Adem benim adım,
Uzun zaman oldu derler Zersenil
Görülmeyeli
Alahçın gibi elini
Eteğini çekeli
Titrek ormandan"
Sanki şiir okur gibi yanıtladı Zersenil'i. Zersenil keyiflendi ve
"Anlat bakalım neler oldu ve yolu göster bana, o zaman bir altın lira daha vereceğim"
Çike yerlere kadar eğilerek, patates yumrusu gibi görünen burnunu toprağa buladı. Altın lirayı okşayıp ısırdıktan sonra özenle cebine yerleştirdi ve oyuğa dönüp birkaç kelime fısıldadı. Sarmaşıklar yükselerek oyuğu kapattılar.
"Önce Alahçın uyudu,
Sonra oğulları ve kızları çekildi,
Orman karardı, dikenlendi,
Karannlık uykudakileri uyandırdı,
Hayaletler, cinler, ifritler,
Gulyabanilerle gölgeler bürüdü
Titrek orman evimizde
Güvenimizi yitirdik
Cazılardan kalan Aylensis
Gözü yaşlı, kafası bulanık
Derler bir büyüler etti,
Ne büyüler etti kim bilse,
Ev çatırdadı, eskisi gibi
Herkes sandı Alahçın uyandı
Oysası uyanan bir başkası
başkası besbelli
geceleri çığırır durur
sesi karanlığı kudurtur"
Zersenil dinledikçe gülümsemesine devam etti. Öyle uzun zamandır uzak kalmıştı ki evinden. Yetimlerin hiç evi olmaz sanardı ama seneler geçtikçe, kendine ev edinmeye çalışıp çalışıp edinemedikçe anlamıştı Alahçın Ana'nın evi Zersenil'in eviydi. Çağrı geldiğinde dönmeyi istemez göründü. Ama ayaklarının yorulmaması aslında eve dönmenin neşesindendi.
"Benden başkası çağrıyı duymuş mudur Adem?"
"Adem çağrıyı işitenleri bilmez
Kuşların götürdüğünü,
At adamların okuduğunu,
Cazıların tütsülediğini bilir,
Alahçın Nene'nin yerün üstündeki yetim evlatlarının tamamına
Çağrının gittiğini bilirim"
"Yerin üstündekilere mi sadece?"
"Çağrı yaşayanlaradır" dedi.
"İyi de yaşayanlar sade yerin üzerinde mi?
"Çağrı göklere de gitti" dedi Adem, yürürken yuvarlanacakmış gibi görünüyordu. Çıkarttığı ses, cüssesine göre fazla gürdü.
O zaman Zersenil durdu ve olduğu yere çömeldi. Ellerini koydu toprağa. Sonra uzandı yere olduğu gibi ve gözlerini kapatıp mırıldanmaya başladı:
"Alahçın'ın yedi yetimi,
Ehrihan'ın yedi kölesi
Yedi cehennemin yedi bekçisi
Ananın, nenenin çağrısı var!
Efendinin izni ile
Evine gelmen buyurulur!"
Bunu tam yedi defa tekrar etti. Adem şapkasını çıkartıp korkan gözlerle dinledi Zersenil'i.
"Zersenil,
Alahçın'ın yedi yetimini çağırmadı kimse,
Gelirken getirecekleri
Giderken götürecekleri
Belalıdır dendi
Alahçın Nene'nin çağırmadığını
Çağırmak bize düşmedi"
"Senin üzerine vazife değil Adem, bana yolu göster!" dedi Zersenil. Ama Adem çok korkmuş görünüyordu.
"Zersenil, Alahçın'ın yetimi, kızı,
Titrek Orman'ın varisi,
Yolu izi bilir kendisi en iyi
Belli ki bir Adem'in yardımı değil ihtiyacı
Titrek Orman'ın yaratıkları,
Korkusu,
Adem korkar
Yerin altından
Alahçın'ın yedizinden
Yerin dibinden geleceklerden"
Sonra yerlere kadar referans yaparak bir çınarın dibine doğru koştu. Bir patatesten büyük olmayan bedeni çınarın dibindeki yaprakların arasında kaybolup gitti. Zerdesil tutmak için boşuna çabaladı.
"Huysuz çike!" diye bağırdı. Çikelerin, Alahçın'ın evlatlarının sözünü dinlemedikleri enderdir. Ancak kendi canlarını kurtaracaklarsa itaatsizlik edebilirler. Zerdesil Yedi Yetimin çikeye bir zarar vermeyeceğinden emindi. Kimseye zarar verecek değillerdi. Onları özlemişti.
Üstelik nasıl olup da Ehrihan'ın emrine girmeyi başardıklarını, ölmeden yerin altında kalabildiklerini en fazla da yer altının nasıl olduğunu merak ediyordu. Yüzündeki meraklı, hınzır gülümseme hiç silinmedi. "Aylensis" dedi. Aylensis'in kendisini kıskandığını hatırlıyordu. Kendisi Aylensis'i hiç sevmezdi.
"Sümsük cazı, ormanda kalmış olmanın acaba başımıza gelenlerde etkisi ne kadar?" diye söylendi. Sonra ormandaki patikanın içinde keyifle mırıldanarak yürümeye devam etti. Görünüşe bakılırsa Adem haklı değildi, Zersenil'in ürktüğü falan yoktu. Ama o yokken neler olup bittiğini çok merak ediyordu.
Comments